Koskoca 7 günlük haftada herkesin nefret ettiği iki gün vardır.
Ya kısalığından dolayı Pazar günü ya da sendromundan dolayı Pazartesi günü..
Ben Pazar gününden ölesiye nefret edenlerdenim.Çünkü bana göre bitmek bilmeyen garebet bir gündür.
Hele ki bugün olduğu gibi yağmurlu bir pazar günüyse,yataktan kalkmadan günün bitmesini istersiniz.
Cama bakınca içiniz kararır, ne bir yere çıkmak ne de birşey yapmak içinizden gelir.
Bende buna bir isim koydum kendimce “Kara Pazar Sendromu”.
Tabi pazar günlerinin sevdiğim yanlarıda var.. Mesela saatlerce süren çeşit çeşit pazar kahvaltısı,bu günün en keyif aldığım kısmıdır.
Hele ki yaz aylarındaki pazarlar.. Güneşli günlerde yapılan kahvaltılar,ardından sahilde yapılan yürüyüşler ve sonunu güzel bir kahveyle ödüllendirmek.. Şu yazıyı yazarken itiraf etmeliyim ki şimdiden yazı özledim..
Bir pazar sabahı uyandığınızda o gün iş ya da okul olmadığı için mutlu ama ertesi gün iş ya da okul olacağı için mutsuzsunuzdur. Yalnız şu detayıda geçemeyeceğim, biz evde miskinlikten şikayet ederken pazar günü çalışanlar ve sıcacık yatağından kalkıp işe gidenler de var.. Yinede dönüp buna şükür edebiliriz.En azından istediğimiz kadar uyuma hakkımız var pazar günlerinde..
Pazar günleride mutluluk ve mutsuzluk arasında oluşmuş ince ipten bir köprü görevindedir.
Sizin nefretiniz nedendir bilmem ama benim ki bir bitiş olduğu içindir.Pazar haftayı bitiren gün.. Her bitiş gibi buda can sıkıcı ve hüzünlü havayı üzerinde taşıyor..
Yağmurdan nefret edip dışarı çıkmıyorsanız, sizde kahvenizi ve kitabınızı alıp köşe koltuğunuza kurulun bugün.Tıpkı benim yapacağım gibi..
Daha güzel şeyler yapacağınız güzel ilkbahar ve yaz pazarlarını bekleyin.. Zaman dediğin nedir günler,aylar,yıllar farkına varamadığımız kadar hızlı ilerliyor..
Görünüşte pek iç açıcı olmasada herkese keyifli pazarlar dilerim..