30 Kasım 2014 Pazar

Sevilmeyen Pazarlar..

Koskoca 7 günlük haftada herkesin nefret ettiği iki gün vardır.
Ya kısalığından dolayı Pazar günü ya da sendromundan dolayı Pazartesi günü..
Ben Pazar gününden ölesiye nefret edenlerdenim.Çünkü bana göre bitmek bilmeyen garebet bir gündür.
Hele ki bugün olduğu gibi yağmurlu bir pazar günüyse,yataktan kalkmadan günün bitmesini istersiniz.
Cama bakınca içiniz kararır, ne bir yere çıkmak ne de birşey yapmak içinizden gelir.
Bende buna bir isim koydum kendimce “Kara Pazar Sendromu”.


Tabi pazar günlerinin sevdiğim yanlarıda var.. Mesela saatlerce süren çeşit çeşit pazar kahvaltısı,bu günün en keyif aldığım kısmıdır.
Hele ki yaz aylarındaki pazarlar.. Güneşli günlerde yapılan kahvaltılar,ardından sahilde yapılan yürüyüşler ve sonunu güzel bir kahveyle ödüllendirmek.. Şu yazıyı yazarken itiraf etmeliyim ki şimdiden yazı özledim.. 
Bir pazar sabahı uyandığınızda o gün iş ya da okul olmadığı için mutlu ama ertesi gün iş ya da okul olacağı için mutsuzsunuzdur. Yalnız şu detayıda geçemeyeceğim, biz evde miskinlikten şikayet ederken pazar günü çalışanlar ve sıcacık yatağından kalkıp işe gidenler de var.. Yinede dönüp buna şükür edebiliriz.En azından istediğimiz kadar uyuma hakkımız var pazar günlerinde..
Pazar günleride mutluluk ve mutsuzluk arasında oluşmuş ince ipten bir köprü görevindedir.
Sizin nefretiniz nedendir bilmem ama benim ki bir bitiş olduğu içindir.Pazar haftayı bitiren gün.. Her bitiş gibi buda can sıkıcı ve hüzünlü havayı üzerinde taşıyor..
Yağmurdan nefret edip dışarı çıkmıyorsanız, sizde kahvenizi ve kitabınızı alıp köşe koltuğunuza kurulun bugün.Tıpkı benim yapacağım gibi..
Daha güzel şeyler yapacağınız güzel ilkbahar ve yaz pazarlarını bekleyin.. Zaman dediğin nedir günler,aylar,yıllar farkına varamadığımız kadar hızlı ilerliyor..
Görünüşte pek iç açıcı olmasada herkese keyifli pazarlar dilerim..


27 Kasım 2014 Perşembe

40 yıl hatrı olan tek içecek "Kahve"..

Kahve'nin asıl vatanı Etiyopya'dır. Arabistan'ın dağlık bölgelerine ekilmesiyle başlamıştır. Kahve, Oğlak ve Yengeç dönencesinde tropikal yerlerde üretilmektedir.Türk kahvesi terimide adını Yemen'den almıştır.Kahveyi dünyaya yayanda Kanuni Sultan Süleyman'dır.

  


Kahve'nin bir çok türü bulunur,en eskiside "Arabica"dır. 

Sizi bilmem ama benim en sevdiğim türü Türk Kahvesi'dir.Pişmiş yada pişmemiş fark etmez kokusu burnuma geldiği anda beni kendimden geçirip adeta mest eden,bana göre dünyada eşi benzeri olmayan bu koku benim vazgeçilmezimdir.

Her hafta Kuru Kahveci Mehmet Efendi'ye gidip o sıraya girer,kahvemi taze taze alır,koşa koşa evime gelip pişiririm.Günde 3 fincan Türk Kahvesi içen biri olarak hayatımı devam ettirebilmem için kahve benim olmazsa olmazımdır.


Kahve öyle herkesle de içilmez.Çünkü bir kahve tiryakisi olarak biliyorum ki karşınızda kahve sevmeyen biri o kahveyi yudumluyorken yüzünü buruşturuyorsa bu görüntü sizi çileden çıkarır.Bu görüntünün aksine biz kahvekolikler kahvenin daha kokusunu aldığımız anda bizi mutlu eden gülümsemeyi yüzümüze yerleştiririz.

En kötü zamanda bile kafamızı toplamak için bize bir fincan kahve eşlik eder.
Kahve yalnızlıkta yarendir,kalabalıkta işe ortama neşe.. Fala inanma falsız kalma derler.Her arkadaş toplantısında mutlaka fincanlar kapatılır ve aralarında hayal gücü en yüksek olana o fal bakma görevi yüklenir,küçücük fincanın içinde kısmetler,atlar,kuşlar,böcekler sayısız objeler üretilip yorumlanır.

Bana kalırsa bir fincan kahveyi içtiğimiz zaman altından kalkamayacağımız hiç bir sorun yoktur.Çünkü enerjiyi depolamışsınızdır bir kere. Hem ayrıca üzerinde dumanı tüten,orta şekerli bir Türk Kahve'sine kim hayır diyebilir ki? Ben şahsen diyemem. Size kahve yapıp getiren biri varsa eğer,onu pamuklara sarıp sarmalayın.Çünkü o kişi sizin ruh halinizi ve en çok neyle mutlu olacağınızı bilen kişidir..

Kahve;depresyona,kalbe,cilde ve hatta kilo vermeye bile faydalıdır.

He birde kahvenin öyle bir türü vardır ki her Türk erkeği bir gün onu tadacaktır.Bildiğiniz gibi buda kız isteme törenlerindeki damada içirilen "Tuzlu Kahve"dir.

Ahmed Bin Cendeb'in de dediği gibi "Vücudunda bir parça kahve ile ölen insan cehenneme gitmez."

Hem ne derler bilirsiniz "Bir fincan kahvenin 40 yıl hatrı vardır." Kahve keyiflerinize eşlik edece hatrı sonsuz dostluklarınızın olması dileğiyle..





23 Kasım 2014 Pazar

Bir kasım daha aşksız biterken..



Başrollerini Charlize Theron ve Keanu Reeves'in oynadığı hepimizin severek izlediği bir film .. Orijinal adı "Sweet November", Türkçeye çevrilişi "Kasımda Aşk Başkadır" .. Kısaca özeti; kız, genç adama 1 ay boyunca onunla yaşamasını teklif eder, bu ayda kasım ayıdır.Adam kabul eder ve kız bu Kasım ayında hayatında ilk defa birine aşık olur, ama kızın önemli bir hastalığı vardır ve kısa bir zaman sonra ölecektir bu sebepten dolayı adamdan ayrılmak ister ..


Ve tabi Enya'nın seslendirdiği efsane "Only Time" şarkısı .. Hepimizi etkileyen bir senaryo ve i
çimize işleyen bir müzik .. 



Filmi izleyen herkes gibi bizde Kasım ayı başladığında hayatımızın aşkını bulacağımıza inanır 30 günlük kasım ayı boyunca bekleriz. Ve söylememe gerek var mı bilmiyorum ama çok küçük istisnalık bir bölüm haricinde kimse o muhteşem aşkı bulamaz.
Umut fakirin ekmeğidir,umut dünyası tabi.. Hayatımızın aşkı bizi kendimizi şartlandırdığımız anda değil,biz tam ondan vazgeçtiğimiz anda gelip bizi bulacaktır..
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama ben aşkımın bu senaryodaki gibi olmasını istemem. Aşık olup hemen ölmek hikayenin zirvede son bulması değil midir? Bana kalırsa aşk bir aylık değil bir ömürlük olmalı..Bu sadece hoşunuza giden bir film olsun.. Eski bir filmin tekrarı olmayın siz kendi filmizin başrol oyuncusu olun,hemde mutlu sonla biten..

Kasım yine bitiyor ve sanırım siz yine hayatınızın aşkını bulamadınız.. Olsun, belki sizin hayatınızın aşkı kasımın ayaz soğuğunda değilde,Nisan ayının ortasında çiçekler açıp,ağaçlar yaprak verirken arkadan kuş cıvıltılarıyla karşınıza çıkacak..Hem ne diyor şarkı; “Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?”