1 Ekim 2015 Perşembe

Sonunda saçlarımıza mucizevi bakım !


Uzun zamandan sonra tekrardan merhabalar..

Sonbahar kapıya dayanmışken bundan en çok etkilenen şey elbetteki saçlarımız.

Mevsim değişikliği ve bundan dolayı yaşadığımız stres saç dökülmemizi tetiklemektedir.

Günde 50-100 tel arası dökülmeler normal sayılmaktadır peki ya daha fazlası için çözümlerimiz ne olacak ?

İşte bunun için kendi denediğim ve güzel başarısını aldığım ürünleri sizinle paylaşmak istedim.

Gelelim bunları nasıl uygulayağımıza..


İlk olarak "Organik Hindistan Cevizi Yağı"ndan bahsetmek istiyorum.

Sadece Macrocenter'larda bulabileceğiniz bu yağ soğuk yerde beyazımsı sert bir kıvam alırken, oda ve el sıcaklığında elimde bulunduğu gibi şeffaf bir renk alıyor.
Kuru saçımıza dipten uca uyguluyoruz ve minimum 2 saat streç folyo ya da boneye saçımızı sarmış halde bekliyoruz. Bu sırada aralıklı olarak fön makinesinin düşük ısısını açıp saçımıza tutabiliriz. Haftada 1 veya 2 kere uygulamamız bizim için ilk zamanlarda iyi olacaktır.

Faydası ne diye soracak olursanız ; gerçekten saçlardaki kırıklara ciddi bir tedavi uyguluyor ve bir süre sonra saç kremi kullanmanıza hiç gerek kalmayacak ve saçlarınızı sağlıklı uzatacaktır.






Yıllardır vazgeçilmez olan ve herkesin denediği badem yağı gerçekten düzenli kullanıldığında fayda gösteren bir ürün.
Hindistan cevizi yağını haftada 1 gün uygularsak diğer ikinci uygulamada üç gün aralıkla badem yağınıda aynı şekilde uygulayabiliriz.
Saçların güçlenmesi gür bir görünüm kazanması için ucuz fakat etkili bir yağdır.










Şampuanda uzun zamandır kullandığım ve memnun kaldığım bir marka olan John Frieda saç rengi ve yapısına göre geniş ürün yelpazesi taşıyan bir markadır.
Kahverengi ve sarı saçlar için özel ürünü bulunan markanın işlem görmüş saçlar için de onarıcı bir şampuanı bulunuyor.

Ben bu onarıcı şampuanı kullanıyorum ve her bir şişelik şampuanımın içine 20-30 damla arası Çam Terebentin Yağı damlatıyorum. 
Bu yağ saçın hızlı uzamasına yardımcı olurken kötü bir yanıda var. Şayet saç derinizde yara veya sivilceniz varsa kullanırken onları yakmaktadır. Bu yüzden kullanmadan önce buna dikkat ediniz.




Son olarak size önereceğim ürünler doktor tavsiyesiyle aldığım ampüller.

Bepanthen-Bemiks-Evin

Bu ampülleri kremsiz şampuanınızın içine (ben Johnson's Baby kullanıyorum) hepsinden bir adet  kırıp atıyoruz. 
Vitamin içerikli oldukları için şampuana vitaminimsi bir koku veriyor ve şampuanın yapısını kremli şampuan gibi yapıyor.

Saç yapısını sağlamlaştırıyor ve saça dıştan B ve E vitamini takviyesi yapıyor.


1 ay içerisinde kullandığınız bu ürünlerle gözle görülür bir fark alacağınızın garantisini veriyorum.

Unutmayın ki "Saçlarınız Işığınızdır."

Hepinizin ipeksi,sağlıklı ve upuzun saçları olması dileğiyle..




10 Nisan 2015 Cuma

Mekan Önerisi : Eski Moda Coffee

Herkese Merhaba..

Bu haftaki mekan önerimde Kadıköy Moda'da bulunan şirin mi şirin bir cafeyi tanıtacağım.

"Eski Moda Coffee"


İsmi her ne kadar "Eski Moda" olsada içerisi oldukça trend şekilde dekore edilmiş bir yer burası.

Son dönemde Moda'da butik cafe'ler baya bir artış gösterdi.

Bende bunlardan bir tanesi olan "Eski Moda Coffee"ye rastladım ve resmen hayran oldum,sizinle de paylaşmak istedim.

Bembeyaz bir konakta var olan bu cafe'nin içide dışı kadar güzel ve şirin.

Kahve ve tatlı çeşitlerini sunan bu mekan birde Slow Food Kahvaltı seçeneğiyle sizlere hizmet veriyor.

Menü'de fiyatlara bakıcak olursanız,birçok mekana göre oldukça makul bulacaksınız.



Bembeyaz duvarlar,renkli masa-sandalyeler ve masalarınızda rengarenk çiçeklerle size huzuru tattıran şirin bir mekan burası.


Servis hizmeti verenler inanılmaz güleryüzlü ve müşterileriyle ilgili.
Servis sunumlarıda bir o kadar şirin.
Mesela kahvenizin yanında size balık şeklinde çikolata ikram ediyorlar.



Yolu Moda'ya düşen herkesin bu huzur dolu mekana uğramasını ısrarla tavsiye eder,mekana hizmet,lezzet,kalite ve hijyenden dolayı tam not verdiğimi belirtmek isterim.


Yoğunluktan bunalıpta kafanızı dinlemek istediğinizde size liman olabilecek nitelikte bir mekan burası.
Yeni mekanları keşfetmek isteyenler,listenize burayıda ekleyin derim..


ADRES : Caferağa Mahallesi,Şair Nefi Sokak No:14 Kadıköy,Moda 

TEL : 0216 418 44 53

INSTAGRAM : @eskimodacoffee

#eskimodacoffee

4 Nisan 2015 Cumartesi

Mekan Önerisi : Agapia Meyhanesi

Herkese merhaba..

Sizlere hafta sonuna yakışır cinsten,tüm haftanın stresini atmalık güzel bir meyhane önerisinde bulunacağım..

" Agapia Meyhanesi "



Kadıköy'ün Barlar Sokağında bulunan bu meyhane,Kadıköy'deki en gözde mekanlardan birisi. Mavi-Beyaz bir köşk havasında size hizmet veriyor.



Tam bir Greek Meyhane havasında mavi-beyaz konseptli bir mekan. 



Alkol-Yemek-Meze üçlüsüne değinecek olursak ; ben ısrarla rakı içmenizi tavsiye ederim. Rakılarınız size şişeden küçük bir sürahinin içine dökülüp servis edilecektir.

Yemek menüsünde hemen hemen herşeyi bulabilirsiniz.

Mezelere gelecek olursak tam anlamıyla mükemmeller.
İstediğiniz her meze leziz biçimde mevcut.



Ara sıcaklarda karides yemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Garsonlar oldukça ilgili,servis konusunda da hızlı.

Sigara konusuna değinecek olursak bu 3 katlı mekanın her katında sigara içebiliyorsunuz.

Yalnız çok fazla yoğun olduğundan direk uğradığınızda yer bulma şansınız oldukça düşük. 

Bu yüzden 1-2 gün önceden rezervasyon yaptırıp,yerinizi ayırtırsanız işinizi daha garantiye alırsınız..

Bu mekandan kesinlikle doymuş bir mide ve yüzünüzde kocaman bir tebessümle çıkacaksınız.

Kısacası hoş sohbet ve rakı muhabbeti yapabilmeniz için oldukça uygun bir mekan.

Sizde Yunan esintileriyle Rakınızı yudumlamak isterseniz bu mekana bir uğrayın derim..

Adres : Caferağa mahallesi No:28   34710 Kadıköy/İstanbul

Tel :  (0216) 347 85 96







2 Nisan 2015 Perşembe

Kürk Mantolu Madonna'dan en güzel bölümler..

Herkese Merhabalar..

En sevdiğim yazarlardan biri olan üstat Sabahattin Ali'yi ölümünün 67. yılında derin bir saygıyla anıyorum.

Bugün onu, hemen hemen herkesin okumuş olduğu,benimde en sevdiğim kitaplardan biri olan  romanı Kürk Mantolu Madonna'nın en güzel bölümlerini sizlerle paylaşarak anmak istedim..

Okumuş olanlar bir kez daha bu güzel romanı hatırlayacaktır.Okumamış olanların ise mutlaka okumasını tavsiye ederim..



Nur içinde yat Sabahattin Ali..



"İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense,körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar."


"Kadın,benim için,muhayyilemi kamçılayan,sıcak yaz günlerinde zeytin ağaçlarının altına uzandığım zaman yaşadığım binbir türlü maceraya iştirak eden,maddilikten uzak,yaklaşılmaz bir mahluktu."


"Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar,bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim.."


"Boğulacak kadar yalnızım.."


"Ben böyleyim işte! dedi. Ben garip bir kadınım.. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız.. Çok manasız kaprislerim,birbirine uymaz saatlerim vardır.. Hulasa arkadaş olduğum kimseler için pek müziç ve anlaşılmaz bir mahlukum.."


"Benim beklediğim aşk başka! dedi. O bütün mantıkların dışında,tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka,istemek,bütün ruhuyla,bütün vücuduyla,her şeyiyle istemek başka.. Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!"


"Bu akşam anladım ki,bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.Gene bu akşam anladım ki,onu kaybettikten sonra,ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim."


"Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım. Bunlardan mahrum olarak yaşamam mümkün olamazdı. Buna rağmen yaşadım..Ama, işte netice meydanda..Eğer buna yaşamak demek caizse,yaşadım.."


"Şimdi ben gidiyorum.Fakat ne zaman çağırırsan gelirim." dedi.
Evvela ne demek istediğini anlamadım.Oda bir an durdu ve ilave etti:
"Nereye çağırırsan gelirim!"


"Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık,adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.."






25 Mart 2015 Çarşamba

Mekan Önerisi : M.O.C

Merhaba tüm kahve severler..

Bugün size baştan aşağı kahve kokan harika bir mekan önerisinde bulunacağım..

Nişantaşı'n yeni gözde mekanlarından ; M.O.C yani Ministry of Coffee.



Nişantaşı'n da bulunan bu güzel mekan adeta çalışanlarını özenle toplamış. Çünkü çalışanlar inanılmaz güler yüzlü ve hizmetlerini kusursuz sunmak için ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar.

İçmek isteyeceğiniz her kahve çeşidini bulabiliceğiniz bu sıcak mekan,kahve krizinizi tatmin edecektir.

Ayrıca Workshop imkanı bulunan bu mekanda takip ettiğiniz takdirde Barista Eğitimlerine katılabilirsiniz.

Cafe Miel,Flat White ve Latte'nin üzerilerindeki Coffee Art'ları yani üst köpük süslemeleri de oldukta hoş ve başarılı.



Benim gibi bir Türk Kahvesi tutkunuysanız,sipariş verirken özellikle kahvenizin çok fazla yoğun olmaması için uyarıda bulunun. Yemen kahvesi olduğundan,içimi çok ağır geliyor ve bir yudum aldıktan sonra telve sizi bayıyor.

2 katlı bir mekan olan M.O.C,laptop'unuzu yanınıza alıp Wi-Fi kullanabileceğiniz,rahatça çalışabiliceğiniz huzurlu bir mekan.



Burası evcil hayvanlarınızla yürüyüşe çıktığınızda mola verebileceğiniz bir mekan.Çünkü evcil hayvanlarınızı içeriye yanınıza almanıza izin veriliyor.

Fiyatlar konusuna değinecek olursak;normal düzeyde bir menü tarifesi mevcut.

Dipnot: Köpeklerden her ne kadar korksamda burası benim için vazgeçilmez olacağa benziyor..

Adres : Şakayık sokak No:4/A Nişantaşı
  
  #mocistanbul

19 Mart 2015 Perşembe

Ölmeden önce yapılması gereken 15 şey..


       



Herkesin hazırlayıp bir köşeye koyduğu "Bucket List" yani  "Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi vardır..

Şayet hala böyle bir liste hazırlamadıysanız benim kendim için hazırladığım listeden ilham alıp sizde hazırlayabilirsiniz..


İşte benim listem :

1) Paris'e gidip, Eyfel Kulesi'nin önünde fotoğraf çekilmek.

2) Chanel 2.55 model çanta satın almak. (Tabiki de orjinali.)

3) Yükseklik korkumu yenip,Kapadokya da balona binmek.

4) Bir kitap yazıp,yayınlamak.

5) Ömrümün sonuna kadar sıkılmadan taşıyacağım bir dövme yaptırmak.

6) Piyano çalmayı öğrenmek.

7) Seyahat gemisiyle mavi yolculuğa çıkmak.

8) Gramofon sahibi olmak.

9) Yavru bir kediye sahip olmak ve ona uzun yıllar bakmak.

10) Butik cafe açmak.

11) Okuduğum kitap sayısını 1000'e çıkarmak.

12) Bir sürü uçan balonla sahilde yürümek.

13) Kırmızı bir araba almak.

14) Çocuğuma kocaman bir kitaplık bırakmak.

15) Bir AVM'de tek başıma kalıp,çılgınlarca sınırsız alışveriş etmek. (Bu biraz hayal statüsüne girsede aslında yapmayı en çok istediğim şeydir.)


Eğer devam edersek tabiki bu listeyi daha fazla uzatabiliriz. Ben yapmak istediğim 15 şeyi yazdım.

Peki ya sizin listeniz nasıl ?



16 Mart 2015 Pazartesi

Bahar Kapıyı Çalarken..





Ağaçların dallarında çiçekler açmaya başladığına göre artık bahar kapıyı çalıyor demektir..

Bu yazıyı okurken içinize bahar esintisi veren notalara sahip olan "Norah Jones-Somewhere Over The Rainbow" parçasını dinlemenizi tavsiye ederim.

En özel ve en güzel mevsim ilkbahar,bizlere her zaman yeniyi,umudu ve tazeliği çağrıştırır.
Sokağa çıkanca artık ince kıyafetler giyebileceğimiz,dışarıda daha çok vakit geçirmek isteyeceğimiz,sıcak içeceklerin yerini soğuk içeceklerin ve dondurmanın aldığı o güzel mevsim ilkbahar..

Kırların papatyalarla dolması,evlerimizde vazolarımıza papatyalarımızı koymamız kadar güzel ve huzur verici az sayıda şey vardır şu gezegende..



Kıpkırmızı çileklerin çıkmasıyla,damaklarımızda daha güzel,daha fresh tatları istemeye başlayacağımız,güneş gözlüğümüzü takacağımız,uzun uzun yürüyüşlere vakit ayıracağımız aylar gelmiş bulunmakta..

İlkbahar da kendimizi yenilemek ve silkelemek isteriz. Çoğumuz için bu mevsim bazı şeyleri değiştirebileceğimiz güce sahip olduğumuzu hatırlatır bize..

Çünkü İlkbaharda insanlar daha sıcak,kıyafetler daha ince,herşey daha pembe,meyveler daha lezzetli,şarkılar daha enerjik,çiçekler daha güzel,deniz daha berrak,güneş daha parlak,günler daha uzun,sabahlar daha umutludur..


Hem üstat Sabahattin Ali, "İçimizdeki Şeytan"adlı kitabında ne demiş ; "İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya üzerinde yaşamaya değer,ne olursa olsun.."